Sakin Rock Ridge kasabasının tam ortasından demiryolu geçmesi gerekmektedir. Bölgedeki toprakların fiyatları birden artacaktır - fakat kasaba halkının zaten kendilerine ait toprakları vardır. Onları yerlerinden nasıl çıkarırsınız? Elinizdeki en korkunç, en kötü, en rezil çeteyi üstlerine salarak... ve en fazla 24 saat dayanabileceğini düşündüğünüz bir şerifi görevlendirerek. Fakat Blazing Saddles'ın konusu bundan ibaret değil, bunlar sadece bahane. Mel Brooks'un (kimilerine göre en başarılı) bu çılgın filminde mantık dediğimiz şey, bir espriler, sözcük oyunları, taşlamalar, budalalıklar tufanı içinde yokoluyor. Yeni kanun adamı rolünde Cleavon Little, çılgın Waco Kid rolünde Gene Wilder, salak politikacı rolünde Mel Brooks'un kendisi ve bu çalışmasıyla Oscar'a aday olan Marlene Dietrrich rolünde Madeline Kahn, bu saçmalıklar kumpanyasında en çılgın performanslarını sergiliyorlar. Final bölümünde kabına sığmayan Blazing Saddles, Vahşi Batı'nın asla eskisi gibi olmayacağını kanıtlıyor.

The railroad's bound to run right through the sleepy town of Rock Ridge. Land there will be worth a fortune - but the townfolk already own their own land. How do you drive them out? Send in the roughest, toughest, meanest, leanest gang you've got... and appoint a new sheriff you figure will last about 24 hours. But that's not really the plot of Blazing Saddles, just the pretext. Once Mel Brooks' lunatic film -many call it his best- gets under way, logic is lost in a blizzard of gags, jokes, quips, puns, howlers, growlers and outrageous assaults upon good taste- or any taste at all. Cleavon Little as the new lawman, Gene Wilder as the wacko Waco Kid, Brooks himself as dimwitted politico and Madeline Kahn in her Marlene Dietrich sendup that earned an Academy Award nomination all give this sagebrush saga their lunatic best. And when Blazing Saddles can't contain itself at the finale, it just proves the Old West will never be the same!.