"Kıyamet...Aman Tanrım!"... -Richard Corliss, Time "Nefes kesici. Sürprizlerle dolu bir başyapıt." -Guy Flatley, Cosmopoli Tan Nükleer savaş sonrası dönemin metolojik geçmişle buluştuğu, sizi hayali topraklara götürecek, son sürat birhız ve katliam destanı olan The Road Warrior, benzerleriyle kıyaslanamayacak bir aksiyon filmi, Cehennem Silahı serisinin üç filminde rol almadan ve 1994'te Maverick ile yıldızlaşmadan önce, Mel Gibson sinema tarihine ismini, gelecekteki Avustralya'da bitip tükenmez bir benzin arayışıyla dolaşıp duran yalnız kahraman Max olarak yazdırmıştı. Mad Max serisinin bu ikinci filminde, bir benzin deposunu savunan Max, The Humungus tarafından yönetilen tuhaf savaşçılara karşı mücadele veriyor. Savaş başladığında sonuç tüyler ürpertici ve bir o kadar da etkileyici olur. "Vurucu bir film! Etkisinden kurtulamayacaksınız" (Sheila Benson, Los Angeles Time). Sizin açtınızdan ise bir aksiyon filmi daha iyi olmaz.

In the annals of action movies few can compare with Mad Max 2, a full-throttle epic of speed and carnage that rockets you into a dreamlike landscape where the postrockets you into a dreamlike landscape where the postnuclear future meets the mythological past. More simply, it's also one of the most mind-blowing stunt movies ever made. Before he took aim in three Lethal Weapons and strarred in 1994's Maverick, Mel Gibson had already made his mark on movie history as Max, the heroic loner who drives the roads of outback Australia in an unending search for gasoline. Arrayed against him and the other scraggly defenders of a fuel-depot encampment are the bizarre warriors commanded by The Humungus, notorious for never taking prisoners when they can pulverize them instead. When the battle is joined, the results are savage, spectacular and "a smashing good time at the movies" (Sheila Benson, Los Angeles Times). With Mad Max 2 on your side, screen action doesn't get any better.